İçeriğe geç

Hikemi tarzın kurucusu kim ?

Bilgeliğin İktidarı: Hikemi Tarzın Kurucusu Kim?

Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden Bilgelik, Güç ve Toplum

Toplumsal düzenin derinliklerinde dolaşan bir siyaset bilimci için “hikmet” yalnızca bir ahlak kavramı değil; iktidarın en yumuşak biçimlerinden biridir. Çünkü bilgi, çoğu zaman güçten daha kalıcıdır. Tarih boyunca bilgelik, yönetim sanatının görünmeyen temel direği olmuştur. Bu bağlamda “Hikemi tarz” yalnızca bir edebi anlayış değil, bir siyasal bilinç biçimidir. Peki, Hikemi tarzın kurucusu kimdir?

Bu sorunun cevabı, yalnızca bir isimden ibaret değildir; çünkü “hikemi” düşünce, hem bireyin hem toplumun akılla ve adaletle kurduğu ilişkiyi temsil eder. Ancak tarihsel olarak bu tarzın öncüsü, 17. yüzyıl Türk edebiyatında Nabi’dir. Fakat onu yalnızca bir şair olarak değil, bir siyasal düşünür gibi okumak gerekir. Nabi’nin dizelerinde, toplumun yapısı, yönetenle yönetilen arasındaki mesafe ve bilginin ahlaki sorumluluğu derinlemesine işlenir.

Hikemi Tarz: Dilin ve İktidarın Dengesi

“Hikemi” kelimesi, hikmet yani bilgelikten gelir. Hikemi tarz, öğretici, akılcı ve toplumsal dengeye dayalı bir ifade biçimidir. Siyaset bilimi açısından bu tarz, toplumun ahlaki çerçevesini korumaya yönelik ideolojik bir söylemdir. Nabi, bu yönüyle bir “ahlak filozofu” gibidir.

İktidar burada yalnızca devletin değil, düşüncenin iktidarıdır. Hikemi tarz, bireyi sadece yönetenin değil, kendi aklının rehberliğine çağırır. Bu yönüyle, otoriteye körü körüne itaat yerine, bilinçli bir vatandaşlık anlayışını öne çıkarır. Nabi’nin dizelerinde sık sık “akıl, adalet ve ölçü” kavramlarının vurgulanması, aslında bir tür siyasal denetim fikrini ima eder.

Kurumlar ve İdeolojinin Hikemi Yansımaları

Hikemi tarzın özünde, düzeni koruma ama aynı zamanda o düzeni sorgulama eğilimi vardır. Tıpkı modern devlet kurumları gibi, Nabi’nin hikmet anlayışı da bir tür denge politikasıdır. Bir yandan mevcut sistemin değerlerini savunur, diğer yandan adaletin bozulduğu noktalarda eleştirel bir tutum sergiler.

Bu bağlamda ideoloji, hikemi tarzda hem araç hem de engel olarak yer alır. Bilgelik, ideolojinin körleştirici yanlarını aşmak için bir panzehirdir. Nabi’nin öğütleri, halkın pasif kalmaması, yöneticinin ise adaleti gözetmesi gerektiğini vurgular. Bu, günümüz siyasetinin de temel çelişkisidir: Bilgelik mi yönetecek, yoksa güç mü?

Toplumsal Cinsiyet ve Bilgelik: Erkek Stratejisi, Kadın Katılımı

Siyasal analizde ihmal edilen bir nokta da bilgelik ve cinsiyet ilişkileridir. Tarih boyunca erkekler stratejik ve güç odaklı yaklaşımlarıyla “hikmet”i bir otorite aracına dönüştürmüştür. Onlar için bilgelik, yönetme sanatının parçasıdır. Nabi’nin döneminde de “hikmet sahibi” genellikle erkek bir figür olarak temsil edilir; aklın gücüyle toplumu yönlendiren bir bilge.

Kadınlar ise bilgelik kavramını toplumsal etkileşim ve demokratik katılım üzerinden anlamlandırır. Kadın bakış açısı, bilgelikten çok “birlik” kavramına odaklanır. Onlar için hikmet, yalnızca bilgi değil; empati, dayanışma ve duygusal farkındalıkla harmanlanmış bir toplumsal sezgidir. Dolayısıyla modern dünyada “hikemi tarz” yeniden yorumlandığında, erkeklerin stratejik aklıyla kadınların ilişkisel sezgisini birleştiren yeni bir toplumsal bilinç doğar.

Vatandaşlık Bilinci ve Bilgelik Etiği

Hikemi tarz, yalnızca bireysel ahlakı değil, vatandaşlık bilincini de şekillendirir. Nabi’nin öğütlerinde “toplumun iyiliği”, “adaletin korunması” ve “bilginin rehberliği” gibi temalar, modern demokratik sistemlerin öncül fikirleridir.

Bir vatandaşın bilinçli olması, sadece hak talep etmek değil, sorumluluk üstlenmek anlamına gelir. Nabi’nin çağrısı da tam olarak budur: Yönetilen de yönetici kadar bilge olmalıdır. Bu düşünce, bugünün siyasal atmosferinde hâlâ geçerlidir. Çünkü bilgi, yalnızca iktidarın değil, toplumun da güvencesidir.

Sonuç: Bilgelik Kimin Elinde?

Hikemi tarzın kurucusu Nabi olsa da, bu tarzın asıl mirasçısı her dönemde adaleti düşünen insandır. Bilgelik, iktidarın aracı mı olmalı, yoksa ona sınır çeken bir vicdan mı?

Bugünün siyasetinde bilgelik hâlâ bir erdem mi, yoksa stratejik bir söylem mi?

Belki de Nabi’nin asıl mesajı buydu: Gerçek güç, bilgeliği silah değil, denge unsuru olarak kullanabilmektir.

Okuyucuya provokatif bir soru: Sizce modern politikacılar arasında “hikemi” bir ses var mı, yoksa bilgelik artık susturulmuş bir erdem mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
hiltonbet yeni girişbetexper güvenilir mielexbetgiris.orgsplash